Bodrum’da 12 ay nerede yaşanır?
Hayat tabii ki sadece sosyal hayattan oluşmuyor dediğinizi duyar gibiyiz. O zaman bize sorulan diğer sorulardan devam edelim.
Bodrum’da 12 ay yaşamak için alacağım evi hangi bölgede tercih etmeliyim?
Siz de çocuklu bir aileyseniz ve okula yakın bölgeleri tercih edecekseniz; Bodrum Merkez, Konacık, Bitez ve Ortakent‘i öncelikli olarak değerlendirebilirsiniz.
Bu bölgelerde hayalinizdeki evi bulamadıysanız, diğer bölgeleri de inceleyebilirsiniz. Unutmayın, yarımadanın bir ucundan diğer ucuna gitmek sadece 45 dakika!
Bodrum’da ev kiralamak mı, satın almak mı daha avantajlı?
Bize en çok gelen soruların başında bu olsa gerek. “Acaba alsak mı yoksa kiraya mı çıksak?”, “Neyse zaten bu sene karar vermesek bile seneye bir daha bakarız” diye kaybedilen birkaç yıl, Bodrum’a yeni yerleşenler arasında bir klasik! Sonrası daha da zor: İki yıl önce bakıp beğendiğiniz ve bütçenize uygun olan evi, kararsızlık sonucu rafa kaldırdıktan sonra; şimdi aynı özelliklerdeki evi aynı bütçede bulamayıp, yine bir şeylerin ötelenmesine sebep olan bir süreç. “Keşke zamanında alsaydık” ile başlayıp, “Bak ne kadar değerlenmiş buralar!” diye uzayan sohbetlerin çok örneğini yaşadık.
Bodrum’da kiralık bir eve çıkıp, beğendiğiniz bölgeyi deneyimledikten sonra arzu ettiğiniz evi satın almak da bir seçenek elbet. Burada en önemli konu, kararsızlığınızı ortadan kaldırıp süreci başlatmak ve zaman kaybetmekten kaçınmak.
Bodrum’da yaz sezonu ve kış sezonu: Ev bakmak için en iyi zaman hangisi?
Öncelikle, “Bodrum’da yazın evler pahalı, kışın daha ucuz” söyleminin bir şehir efsanesi olduğunu söyleyerek yola çıkabiliriz. Maalesef, Bodrum’da emlak fiyatları mevsime göre değişmiyor. Ancak yazın daha güneşli bir ortamda, sitenin en bakımlı olduğu zamanda, bahçenin ve peyzajın en canlı olduğu dönemde ev bakmak tabii ki görsel açıdan daha güzel olacaktır. Kışın etrafın biraz daha sakinleşmesi, peyzajın kötüleşmesi gibi etkenler ev ile kuracağınız bağı bir miktar azaltabilir.
Yaz döneminde daha çok insanın Bodrum’u ziyaret etmesi ve ev arayışına girmesi, algıyı yazın evlerin daha pahalı olduğu şekilde yönlendiriyor olsa da, bu şehir efsanesini göz ardı edebilirsiniz. Dolayısıyla, ev bakmak ve almak için en iyi zaman, aslında sizin buna gerçekten karar verdiğiniz zamandır. Profesyonel çalışma yapan gayrimenkul danışmanları, piyasanın durumuna göre fiyatlandırma yaptıkları için, her dönem doğru fiyatlı ürünleri size sunuyor olurlar.
Bu salona bizim vitrin sığar mı?
Hayır, sığmaz. Bodrum’un evlerinin metrekaresi, büyük şehirlerdeki evler kadar büyük elbette değil. Bunun en önemli sebebi, imar oranının kısıtlı olması. Örnek vermek gerekirse, genel anlamda imar oranı 7,5-15. Yani bu demek oluyor ki 1.000 metrekarelik bir arsaya 75 metrekare taban oturumu olan, iki katlı, toplamda 150 metrekarelik bir yapı yapabiliyorsunuz. Zaten kısıtlı olan arsa arzına, bir de az miktarda inşaat yapabilme olanağı eklenince, ev metrekareleri çok büyük olmuyor.
200-300 metrekarelik evlerden çıkıp, Bodrum’da 120-130 metrekare olan evlere bile “Biz buraya sığamayız ki” denmesini çok iyi anlıyoruz. Ancak, zaten hayatı basitleştirmek için buralara gelmiyor muyuz? Bodrum’da büyük evler elbette mevcut, o zaman da evlerin satış rakamlarının metrekare büyüklüğü ile paralel gittiğini hatırlatmakta fayda var…
Bodrum’da doğal gaz yok; peki biz bu evi nasıl ısıtacağız?
Malum, Bodrum’da doğal gaz yok ve ağırlıklı olarak elektrik ile ısınma mevcut. Bu da bize klima, ısı pompası, VRF gibi seçenekler sunuyor.
“Madem Bodrum’da yaşıyoruz o zaman şömine veya soba kullanalım” diyenlerin sayısı hiç de az değil. Kışın yüksek gelen elektrik faturalarını görüp, bayılma eşiğine geldiğimiz zamanlar da oluyor! Özellikle de bu kış sezonunun anormal bir kış olduğunu düşünürsek, ve gereğinden fazla soğuk ve yağmurlu olduğunu da hesaba katarsak. Yine de, en çetin geçen bir kış mevsimi bile Bodrum’da nihayetinde 4 aylık bir süreç ve bizce göz açıp kapayıncaya kadar geçiyor!
Kış demişken; Bodrum’daki özel okullar ve devlet okulları
“Bodrum’a yerleşmeyi düşünüyorum; çocuğumu hangi okula göndereceğim?”
Genel anlamda özel okullar Bodrum Merkez-Bitez-Ortakent hattına toplanmış durumda ve bu bahsettiğimiz 11-12 kilometrelik bir hat. Ayrıca, devlet okullarını tercih edenler için de yarımadanın çeşitli bölgelerinde, birçok alternatif bulunmakta. Üstelik, birçok eğitim kurumu, yeni şubelerini açmak için hazırlıklarına devam ediyor.
Bodrum’da yaşam pahalı mı? Sosyal aktiviteler ve yeme-içme olanakları…
Bodrum’da sosyal aktivite kavramımız o kadar geniş ki; bu sorunun cevabı da aslında sizin yaşam tarzı tercihlerinizde gizli. Sahil yürüyüşleri, atölyeler, kermesler, doğa sporları kulüpleri ve daha niceleri. Bütçenize uygun sosyal aktiviteleri değerlendirirseniz; gün sonunda cebinizde kredi kartı slipleri yerine bir sürü hatıra ile eve dönebilirsiniz.
Sosyal yaşamın “dışarıda bir yemek yiyelim” ayağına gelirsek… Evet, İstanbul’dan tanıdığınız, büyük ve ünlü işletmeler Bodrum‘da da mevcut. Bazıları sadece yaz döneminde, bazıları ise 12 ay açık durumda. Her zevke, bütçeye ve damağa göre alternatifler sunan; mutfakları gayet iddialı yerel işletmeler ise bir hayli fazla. Zaten Bodrum’da yaşamaya başlayınca mutlaka bu işletmeleri keşfetmeye başlayacaksınız ve kendi favori mekanlarınızı bulacaksınız.
Bodrum’a taşınmak isteyenlerden küçük bir rica…
Bodrum‘un günden güne gelişen, büyüyen, “marka” olan bir yer olduğu aşikar.
İsteyenlerin lüks konut ve lüks yaşam talebine, doğal yaşam isteyenlerin de bu ihtiyacına aynı anda cevap verebildiği bir yer. Bir tarafta taze süt, köy yumurtası ve benzeri ihtiyaçlarını belki de kapısına kadar ulaştırabildiği; diğer taraftan, isteyenlerin kendilerini tekneyle masmavi cennet koylarına atabildiği; mis gibi kokan mandalina bahçelerinin arasında yürüyüş yaptığı, dalından meyveleri koparıp tüketebildiği, hatta toprağa bir şeyler ekip büyüdüğünü görebildiği bir yer.
Dolayısıyla herkese farklı alternatifler sunabilen bir yerde yaşıyoruz ve gitgide de çoğalıyoruz. Bunu elbette önleyemeyiz. (Başlı başına, kocaman bir konu başlığı) Ancak, bu güzellikleri çocuklarımızın da görmesini sağlamak ve korumak hala bizim elimizde. Naçizane bir atasözümüz var ya hani, ‘’Herkes kendi kapısının önünü süpürse mahalle temiz olur’’ diye… Biz de en azından, kaçtığımız büyük şehirlerin karmaşasını ve stresini buraya taşımasak, yaşadığımız çevreyi korusak ve güzel bir miras olarak gelecek nesillere aktarsak sizce de harika olmaz mıydı?
Başta da bahsettiğimiz gibi, biz Bodrum’u bir tarafta tavuklar, keçiler, inekler, hatta domuzlar; diğer tarafta portakal bahçeleri, zeytinlikler ve doğal yaşam olduğu için tercih ettik ve bu halini çok seviyoruz. Birkaç altyapısal sorun dışında başka da hiçbir şeyinden şikayetçi değiliz ve değişmesini de istemiyoruz.
Bodrum’u yerleşmeyi planlayacak kadar çok seviyorsanız, siz de onu olduğu haliyle kabul edin ve saygınızı esirgemeyin olur mu?
XaricdenEmlak’tan selamlar!